28 Nisan 2013 Pazar

Akışına Göre Kariyer

Şirketlerde kariyer planlaması ve buna bağlı olarak yedekleme sistemleri giderek daha çok önem kazanmaya başlıyor. Ancak birkaç kurumsal şirket dışında gerçek anlamda kariyer planması yapan ve uygulayan şirket bulmak çok güç.

Son yıllarda artan dönüşüm oranının en çok bağlılık faktöründe etken olduğunu düşünenlerdenim. Kariyer ve gelişim planlarına gereken özenin gösterilmemesinin de bağlılık oranını en çok etkileyen faktörlerden biri olduğu kanaatindeyim.

Yeni nesil çalışanların bu anlamda hızlı yükselme beklentilerinin karşılanamaması gayet anlaşılabilir bir durum. Herkesi de sürekli olarak terfi ettirmek ya da yedekleme planlarında her zaman içten terfinin mümkün olmaması olası. Bununla birlikte çalıştığı şirkette geleceğini göremeyen çalışanlar farklı şirketlere geçme eğilimi gösteriyolar, bu da bir gerçek.

Çalışanların bu alanda bağlılığını artırmak istiyorsak en azından onlara şeffaf bir şekilde şirket kurum kültürümüze bağlı olarak geliştirdiğimiz planlardan bahsetmemiz gerekiyor.
Bütçemiz yüksek terfi artışlarına el vermese bile ara pozisyonları artırarak en azından elde tutmak istediğimiz çalışanlar için ünvan bazında bir motivasyon oluşturabiliriz. Bu çalışana bir basamak daha ilerlemesinin mümkün olduğunu ve yok sayılmadığını gösteren bir araç olabilir.

İnsan kaynaklarının gelecekteki başarısı da her konuda olduğu gibi doğru bir planlamaya ve öngörüye bağlı olacaktır.

Kariyer ve yedekleme konularına ilerideki yazılarımda da değineceğim.

Herkese iyi bir hafta dilerim.


5 Nisan 2013 Cuma

Katı Disiplin mi Yoksa Vizyoner Yönetim mi?

Son dönemlerde birçok meslektaşımın şirketlerinde disiplin yönetmelikleri hazırladıklarını gözlemlemeye başladım. Diğer şirketlerden örneklemeler alarak disiplin suçları ve cezaları hakkında keskin çizgiler oluşturup kendi kurumları için de düzenlemeler yapmak istiyorlar.

Hayretle takip ettiğim durum ise sunulan örneklerin günümüz değişimlerinden çok uzak ve ilkel olmaları. Verilen örneklemelerde; işe 5 dakika geç kalınması durumunda yapılması gerekenler, disiplin kuruluna sevk etmeler, yazılı savunma almalar ve aynı şekilde uyarı cezası verilmesi, para cezalarının belirlenmesi ve işten çıkarmaya varan cezaların uygulanması mevcut.

Bu fikirler bana yüzyıllar öncesinde kalan kölelik sistemini hatırlattı. Çalışanlarımız ile olan iletişimimiz bu kadar mı zayıf? Kendilerine verdiğimiz değer şirket içinde belirlediğimiz 'kanun'larla sürekli olarak denetlenme ve yargılanma noktasına dayanmış durumda mı?

Elbette ki her çalışma ortamında var olması gereken bazı kurallar var. Bu kuralları yazılı olarak belirleyip çalışanlara bildiriyor olmamız şart. Yine aynı şekilde gösterilen esnekliği istimar edebilecek çalışanlar da mevcut olabilir. Fakat işe 5 dakika geç kalınması durumunda yapılacak işlemlerin disiplin yönetmeliğinde belirtilerek duyurulmasının çalışanlar tarafından nasıl bir algı oluşturabileceğini hiç düşündük mü?

Günümüzün iş hayatında çalışan bağlılığının ve memnuniyetinin artık en büyük değerlerden biri olduğunu biliyoruz. En rahat çalışma ortamını yaratmak adına dünya devi olarak tanıdığımız tüm şirketlerin, çalışanların verimini artırmak için uyguladıkları birçok motivasyona yönelik uygulama mevcut. Esnek çalışma saatlerinden şirket içinde kendilerine sağlanan dinlenme ve oyun odalarına kadar çok çeşitli uygulamalar var. Çalışanlarını en yüksek verimi alabilmek adına kendilerini en iyi hissettikleri zamanda çalışabilmeleri için özgür bırakıyorlar. Her organizasyonda bu mümkün olmayabilir ancak bir satış temsilcisine 10 dakika geç geldiği için uyarı verirseniz o gün kendisinin hangi motivasyonla ürününüzü ya da hizmetinizi satmak için çaba göstermesini bekleyebilirsiniz? 'Bana verilen değer işte bu kadar, oysa ki işim olduğunda mesai ücreti dahi almadan geç saatlere kadar çalışıyorum' diye düşünen bir pazarlama uzmanınızın hangi huzurla ürününüzün ya da hizmetinizin daha çok satılabilmesi için fikirler geliştirmesini isteyebilirsiniz?

En yaratıcı ve başarılı şirketlerin çalışanlarını en özgür bırakan, hayatlarını en çok kolaylaştıran, huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan şirketler olduğunu görmemiz gerekiyor. Mutlu olmayan, her gün 'acaba yarın işe geç kalır mıyım?' stresiyle işine koşan çalışanlardan nasıl verim bekleyebiliriz? Oysa ki çalışanlara işini ve şirketini sevdirirsek zaten her konuda fazlasıyla hassas olacaklarını görebiliriz.

Şirketinizde disiplin yönetmeliği ve kurulu uygulamasını şart koşan durumlar yaşamış olabilirsiniz. Ancak bu düzenlemeleri yaparken biraz da çalışan tarafından bakarak, daha geniş bir bakış açısı yakalayarak düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. Motivasyonun öncelikle insanın kendi içinde başladığını, yılda bir kez düzenlediğimiz şirket yemekleriyle bunu sağlayamayacağınızı hatırlatmak isterim.

Hepinize mutlu, huzurlu ve bol verimli bir çalışma ortamı dilerim.