Çalışıyoruz. Bazen severek, bazen zorunda olduğumuz için. Kariyer hayatımız bir yerlerden başlıyor ama bu bazen eğitimimiz doğrultusunda bazen de hayatın bizi yönlendirdiği şekilde olabiliyor. Özellikle de ülkemizde...
Ne istediğimizi henüz net olarak belirleyemediğimiz yaşlarda bir alana yönlenmemiz isteniyor. Kimi zaman okuduğumuz bölümlerden mezun olduğumuzda tam olarak ne iş yapacağımızı bile bilemiyoruz. Mezun olup iş hayatına atıldığımızda, kendi alanımızda iş bulabilecek kadar şanslıysak eğer, tamamen düşündüğümüzden farklı bir iş tanımı içinde de bulabiliyoruz kendimizi ve soruyoruz: gerçekten yapmak istediğim iş bu mu?
Kim ne derse desin çoğunluğumuz geçimini sağlayabilmek için çalışıyor. Bu nedenle şansa kadere deneyim sahibi olduğumuz alanda daha kolay iş bulabileceğimiz için başladığımız yerden devam etmek zorunda kalıyoruz istemesek de. Peki eğer istersek, ne iş yapıyor olursak olalım, bunu keyifli hale getirebileceğimizin farkında mıyız?
Her şeyin en başında işimize, mesleğimize saygı duymamız gerekiyor. İster severek yapalım ister zorunda olduğumuz için; bir şekilde başladıysak sonuna kadar gitmeli ve sonuçlarını görmeden vazgeçmemeliyiz.
Bu yazımda idealizimden kastım, sürekli olarak etrafta duyduğumuz 'ne olursa olsun sevdiğiniz işi yapın' klişelerinden biri değil aslında. Her ne iş yapıyorsak yapalım, ona saygı duyarak o işte en iyisi olmaya çalışarak mücadele vermek ve bu boyutta etik değerlerden de vazgeçmiyor olmaktır. Gün geçtikçe insanların daha da bencilleştiği dünyamızda en ufak bir durumda işinden uzaklaşmaya meyilli, bunu bir tehdit unsuru olarak kullanan, sürekli olarak hakkının yendiğini düşünen, fikrini söylemekle her konuda bir bildiği olduğunu zannetmeyi karıştırarak yorum yapan, zorluklara birkaç gün dahi dayanamayıp mücadele edemeyen çalışan profillerinin de ne yazık ki artmaya başladığını gözlemliyoruz. Bunu çoğu zaman Y kuşağının öngörülemez ve raya oturtulamaz umursamazlıklarına yorsak da aslında çalışanların hemen hemen tümüne yayılmış bir salgın gibi artmaya başlamış. Dışarıdan bakıldığında şirketimiz için çalışıyor olsak bile aynı anda kendimizi de geliştiriyor ve iki tarafa da bir şeyler katıyor olduğumuzu unutuyoruz sanki.
Her birimiz her ne yapıyor olursak olalım, en iyisi için çalışmalıyız. Eğer bir iş imkanı sunuyorsak, çalışan için en iyi şartları sağlamalı; çalışan isek önce kendimize ve sonra işimize saygı duyarak 'ben elimden geleni yaptım' diyebilecek kadar vicdanımız rahat şekilde görevimizi yürütmeliyiz.
Belki onlar da başka mesleklere sahip olmak istemişlerdi ya da evlerine ekmek götürebildikleri bir kapı olduğu için bile olsa yaptıkları işi seviyorlardı. İmkanlarımız el verdiği için çoğumuz riski oldukça düşük mesleklerde çalışıyoruz ama nedense değerini bilemiyoruz gibi geliyor bugünlerde. Sebebi sonucu ne olursa olsun küçük perspektifimizin biraz dışına çıkmalı ve çalışırken biraz da Soma'yı düşünmeli bu aralar...
Bu vesile ile Soma'da hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet ve geride kalan acılı ailelerine sabır ve güç diliyorum. İhmali ve kusuru olan herkesin karşılığını bulmasını ve bundan sonra benzer bir facianın tekrar yaşanmaması için tüm sorumluların gerekli önlemleri almasını umut ediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder