11 Ekim 2014 Cumartesi

İş Yerini Sevmek





İşi mi sevelim yoksa iş yerini mi? İşi sevmek kadar iş yerinin de sevilmesi artık adaylar için en önemli kriter. Görüşmelerimde sorduğum sorulardan biri de çalıştıkları yere bağlılıklarında etken olacak faktörlerin neler olduğu ve aldığım bir ortak cevap var: ortam. İnsanlar çalıştıkları şirketteki insanları, onlarla olan paylaşımlarını ve diyaloglarını severlerse bağlılıkları işi çok sevmeseler bile artıyor. İş yerinde mutluluğu ne yaptığınız aktiviteler ne de verdiğiniz bayram çikolataları, hediyeler, yan haklar artırabiliyor. Çalışanları şirkete bağlayabilmeniz için öncelikle onlarla iyi anlaşacak iş arkadaşları bulmanız tüm diğer yan haklardan daha ön planda diyebilirim.



Son işinizden neden ayrıldınız sorusunu sormayan meslektaşım herhalde yoktur. Ücret, kariyer beklentisi, verilen sözlerin tutulmaması gibi nedenlere sıkça rastlıyor olsak da en az bir o kadar karşılaştığımız sonuç da yönetimin ya da ekibin değişmesi sonucu içerideki ortamın bozulması. Peki ortamı bozmamak adına neler yapabiliriz?

Eğer yönetici değişikliği söz konusu olacaksa öncelikle gelenin gideni aratmaması gerekir. Kişinin pozisyon için gereken yetkinlikleri taşıması kadar ekibe ne kadar uyumlu olduğu da dikkat etmemiz gereken noktalar arasında. Bazen öyle özgeçmişlerle karşılaşıyorsunuz ki 'evet, işte aradığım aday bu!' dedirtebiliyor. Ancak görüşmelerde ekiple aynı dili konuşamayacağını anladığınızda diğer tüm özellikler arka planda kalıyor. Kalmalı da!


Şirket içi organizasyonel yapı geliştikçe karmaşıklaşıyor ama temelini atarken kurum kültürü ve ekibin kişilik yapısı doğrultusunda ilerlediyseniz ve bu kriterden şaşmadan devam edebiliyorsanız zaten hiç bir değişiklik bağlılığınızı etkilemiyor olacaktır. Arada yapılacak yanlış seçimler domino taşı etkisi yaratarak olumsuzlukların ekip içinde yayılmasına ve zincirleme kopmalar yaşanmasına neden olabilir. Burada işe alım sonrası gözlem ve etkin müdahaleler de çok olumsuz sonuçların önlenmesinde faydalı olacaktır.

İş yerini sevebileceğine, işine severek gelebileceğine inandığınız adaylara bir puan fazla verin. Son zamanlarda ortalıkta çok fazla dolaşan bir söz hep dikkatimi çekiyor: 'Karakteri işe alın, potansiyeli eğitin.' Görüşmelerde adayın samimiyetini ve ne kadar özverili çalışacağını, gerçekten isteyip istemediğini ölçmemiz gerekiyor. Bu potansiyeli yakaladığımızda verim almanın zaten kaçınılmaz olacağını düşünüyorum.

Başarılı ve hızlı işe alım süreçleri dileklerimle.



2 yorum:

  1. Çok güzel bir konuya dikkat çekmişsiniz. İşe bağlanma mı yoksa işyerine bağlanma mı? Birbirine karıştırılan ve sorun yaratan bir durum. Elinize sağlık.

    Ali Cevat ÜNSAL
    İnsan Kaynakları Amatörü
    Alicevatunsal.wordpress.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ayrıca Peryön İK Blog Yarışması'nda başarılar dilerim.

      Sil